tanımını yapamam..O'na Maskesini verirsem;istediğimi duyarım:diye düşünüyorum ya da maskesini çıkarırsa...
9 Aralık 2011 Cuma
Nasıl Başlam Ki..
Su gibi aziz olmak tek amacım;onun gibi yolumu bulmak pusulasız..
Öyle başladığıma aldanmayın lütfen!
Sevgili blogger yada dear blogger,Sevgili günlük,yâ mahzani (arapça),chersquotidienne(fransızca) diye mi başlamam gerek yada başlık atarak mı başlamam gerekiyor bilmiyorum ama ilk paylaşacağım yazı olduğun için seni en âfilli kelimelerle süsleme çabasını göstermeyecem;çünkü her ne kadar öylesine âfilli betiyeler yazmaya çalışsam da yazdığım ilk yazı olmandan ötürü çıraklık dönemimin ibaresi olacaksın;öyle ki umutsuzluğa kapılma ilk yazım olman demek değildir ki önemsizsin! kaldı ki sen ilk göz ağrımsın ilksin hep öyle kalıcaksın bunun niyâhetinde de Özelsin! :)
Evet,Nasıl başlayacağıma dair soru işaretleri kalktı artık ilk yazımı yazdım.Tabi bu sadece önsöz olarak kayıtlara geçecek,size sesleniyorummm izleyenlerim bunun ne demek olduğunu kestirebiliyosunuzdur umarım!Anlamıssınızdır da ben yine de mazûr görün ama bi dip not vermeden geçemeyece.....................artık sahadayım ve top bende!! :)
Konuştuğumuz, gün içinde karşılaştığımız öyle ya da böyle iletişim halinde olduğumuz onlarca insanı aslında hiç tanımıyoruz. Onları bunları şunları geçelim kendimizi bile tanıyamıyoruz. Benliğin dibine vuran kendini çok iyi tanıyabilen kaç kişi var ki? ben mi? sen mi? o mu?...
Kimse... Hiç kimse...
Ne kadar gözlem yapılırsa yapılsın her şey teoride kalır. Maskeler çıkartılamaz hiçbir zaman... Yasaktır çıkartılması. Olduğu gibi olamayız. Düşünceleri yansıtamaz, dışa vuramayız. İteriz en gerilere hislerimizi, düş'üncelerimizi ve sonrası malum. Yeni arayışlarda buluruz kendimizi.
Velhasıkelam;
Joker olamayacağımıza göre. Maskenin üstüne yeni bir maske ile değilin değilini alıp hiç-miş gibi yapıp herkes gibi olamayacağımıza göre ve en önemlisi kendimizi tam anlamıyla yansıtamayacağımız gerçeğinden yola çıkarak; Yazmak güzeldir, dibe attıklarımızı içimizde sakladıklarımızı dış dünyaya göstermediklerimizi dökeriz cümlelerimizle. Kapıştırır yarıştırırız düş'üncelerimizi.. Kolay gelsin şimdiden...
Bazen kendimi soyutlayıp karşılıklı yazılanları okuyorum;büyük cesaret açıkçası dibe attıklarımızı,içimizdekileri dışarı dökeriz;içimizin aynasıdır diyorsun yazdıklarımız. Pekalâ,biz içimizdekilerle uğraşmayı bırakabiliyor muyuz? ya o içimizi kemiren o düşüncelere irademizin sözünü dinletebiliyor muyuz? ya çook sonrasını soruyorum biz ki artık yazarak kelimelerle içimizi dillendirebiliyor muyuz? ''işte şimdi maskemizi koltuğumuzun altına alabiliriz,rafa kaldırabiliriz;cesaretimizle ateşlenen şefaflığımızı kelimelere dökebiliriz'' Cesaretliyiz Biz. İnsanları ve zaaflarını yazarken malzeme olarak kullanıcam insan unsuru varoldukça düşünüyorum,yazmayı.Tabi beni yıldırmadıkları,yıpratmadıkları sürce:) Teşekkür ederim'bir süre burdayım! :)
İçimizdekilerle girdiğimiz savaşlardan ne zaman vazgeçebiliyoruz ki... Yenmek ya da yenilmek bu savaş meydanında önemli olmuyor ne yazık ki... Böyle savaş dediğime bakma aslında keyiflidir bu durum gerçekten. Sonuçta düşünebildiğinin, sorgulayabildiğinin en açık göstergesidir.
Venediğe gidebilirsem bir sürü maske alıcam söz olsun sana da getiricem afilli güzel bir tane;) Joker gibi yapabiliriz o zaman belki;)
Ayrıca insanların zaaflarını kullanmak kulağa hoş gelmese de sen bunun ayarını bildiğin için problem yok. Hadi bakalım blog arkideşim kalemine kuvvet :))
Teşekkür ederim,umarım gidersin o zaman sırf bana maske sözün oldu diye:)) ama şunu da belirtmek isterim ki getirdiğin maskeyi taktık karşılıklı oturduk ya sonra.. açık açık konuşabilecek miyiz? dökebilecek miyiz içimizi çığıra çığıra? -İçimize takmadıktan sonra o maskeyi?
Venedik için bir neden daha koydum kenara. Maskeleri taktık diyelim, yüzümüzdeki asıl maskenin üstüne takılan yeni afilli makyajları olan yeni yüzümüz ile sabitleriz görünüşümüzü geriye sadece iç yüzümüz kalır işte o zaman dökeriz eteklerimizdekileri...
İçimize neden maske takalım ki... Orası olabildiğince özgür, kendi bildiğini okuyan bir yer. Maske taksak bile orda durmaz maskeler...
asıl konuşacak olan içimiz değil mi? ağzımız oranın yönetimin de değil mi? demek olmuyor mu ki aslın da içimizdekileri dışa dökmek için maskeyi içimize takmaklıyız yüzümüzden önce..
Maske olanı saklamak için gerekli. Yani zaten yüzümüzde gerçek olmayan bir yüz var, sahteliği saklamanın en güzel yolu yeni maske ile standart değişmeyen bir maske takmaktır.
Keşke içimizdekini dışa olduğu gibi yansıtabilsek.. Bu mümkün mü? Bence değil... İç dünyamız zaten içimizde onun maskeye ihtiyacı yok çünkü yansıttığımız kadarını bilir karşıdaki ve genelde yansıtmayız olduğu gibi...
İki yüzlülüğümüze lafım yok bazen de iyi oluyor aslın da hani ara ara gerçek yüzümüzü göstermiyoz ya karşıdakine onun sayesinde ilişiklerde biraz denge oluyor;tabi şefaflık en doğrusu. İçimizdekileri dışa olduğu gibi dökmek tabi ki mümkün değil boşuna dememiş oscar widle:''ona bir maske ver sana gerçeği söylesin.'' diye..
Hoşgeldin canım :) Güldürmeye devam her türlü :)
YanıtlaSilaldanma ama..bu sefer gülmek için deil düşündürmek için burdayım:)
YanıtlaSilKonuştuğumuz, gün içinde karşılaştığımız öyle ya da böyle iletişim halinde olduğumuz onlarca insanı aslında hiç tanımıyoruz. Onları bunları şunları geçelim kendimizi bile tanıyamıyoruz. Benliğin dibine vuran kendini çok iyi tanıyabilen kaç kişi var ki? ben mi? sen mi? o mu?...
YanıtlaSilKimse... Hiç kimse...
Ne kadar gözlem yapılırsa yapılsın her şey teoride kalır. Maskeler çıkartılamaz hiçbir zaman... Yasaktır çıkartılması. Olduğu gibi olamayız. Düşünceleri yansıtamaz, dışa vuramayız. İteriz en gerilere hislerimizi, düş'üncelerimizi ve sonrası malum. Yeni arayışlarda buluruz kendimizi.
Velhasıkelam;
Joker olamayacağımıza göre. Maskenin üstüne yeni bir maske ile değilin değilini alıp hiç-miş gibi yapıp herkes gibi olamayacağımıza göre ve en önemlisi kendimizi tam anlamıyla yansıtamayacağımız gerçeğinden yola çıkarak; Yazmak güzeldir, dibe attıklarımızı içimizde sakladıklarımızı dış dünyaya göstermediklerimizi dökeriz cümlelerimizle. Kapıştırır yarıştırırız düş'üncelerimizi.. Kolay gelsin şimdiden...
Umarım bırakmazsın yazmayı..
Hoşgeldin;)
Bazen kendimi soyutlayıp karşılıklı yazılanları okuyorum;büyük cesaret açıkçası dibe attıklarımızı,içimizdekileri dışarı dökeriz;içimizin aynasıdır diyorsun yazdıklarımız.
YanıtlaSilPekalâ,biz içimizdekilerle uğraşmayı bırakabiliyor muyuz? ya o içimizi kemiren o düşüncelere irademizin sözünü dinletebiliyor muyuz? ya çook sonrasını soruyorum biz ki artık yazarak kelimelerle içimizi dillendirebiliyor muyuz?
''işte şimdi maskemizi koltuğumuzun altına alabiliriz,rafa kaldırabiliriz;cesaretimizle ateşlenen şefaflığımızı kelimelere dökebiliriz''
Cesaretliyiz Biz.
İnsanları ve zaaflarını yazarken malzeme olarak kullanıcam insan unsuru varoldukça düşünüyorum,yazmayı.Tabi beni yıldırmadıkları,yıpratmadıkları sürce:)
Teşekkür ederim'bir süre burdayım! :)
İçimizdekilerle girdiğimiz savaşlardan ne zaman vazgeçebiliyoruz ki... Yenmek ya da yenilmek bu savaş meydanında önemli olmuyor ne yazık ki... Böyle savaş dediğime bakma aslında keyiflidir bu durum gerçekten. Sonuçta düşünebildiğinin, sorgulayabildiğinin en açık göstergesidir.
YanıtlaSilVenediğe gidebilirsem bir sürü maske alıcam söz olsun sana da getiricem afilli güzel bir tane;) Joker gibi yapabiliriz o zaman belki;)
Ayrıca insanların zaaflarını kullanmak kulağa hoş gelmese de sen bunun ayarını bildiğin için problem yok. Hadi bakalım blog arkideşim kalemine kuvvet :))
Teşekkür ederim,umarım gidersin o zaman sırf bana maske sözün oldu diye:)) ama şunu da belirtmek isterim ki getirdiğin maskeyi taktık karşılıklı oturduk ya sonra..
YanıtlaSilaçık açık konuşabilecek miyiz? dökebilecek miyiz içimizi çığıra çığıra?
-İçimize takmadıktan sonra o maskeyi?
Venedik için bir neden daha koydum kenara. Maskeleri taktık diyelim, yüzümüzdeki asıl maskenin üstüne takılan yeni afilli makyajları olan yeni yüzümüz ile sabitleriz görünüşümüzü geriye sadece iç yüzümüz kalır işte o zaman dökeriz eteklerimizdekileri...
YanıtlaSilİçimize neden maske takalım ki... Orası olabildiğince özgür, kendi bildiğini okuyan bir yer. Maske taksak bile orda durmaz maskeler...
asıl konuşacak olan içimiz değil mi? ağzımız oranın yönetimin de değil mi? demek olmuyor mu ki aslın da içimizdekileri dışa dökmek için maskeyi içimize takmaklıyız yüzümüzden önce..
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMaske olanı saklamak için gerekli. Yani zaten yüzümüzde gerçek olmayan bir yüz var, sahteliği saklamanın en güzel yolu yeni maske ile standart değişmeyen bir maske takmaktır.
YanıtlaSilKeşke içimizdekini dışa olduğu gibi yansıtabilsek.. Bu mümkün mü? Bence değil... İç dünyamız zaten içimizde onun maskeye ihtiyacı yok çünkü yansıttığımız kadarını bilir karşıdaki ve genelde yansıtmayız olduğu gibi...
Çok iki yüzlüyüz galiba;)
İki yüzlülüğümüze lafım yok bazen de iyi oluyor aslın da hani ara ara gerçek yüzümüzü göstermiyoz ya karşıdakine onun sayesinde ilişiklerde biraz denge oluyor;tabi şefaflık en doğrusu.
YanıtlaSilİçimizdekileri dışa olduğu gibi dökmek tabi ki mümkün değil boşuna dememiş oscar widle:''ona bir maske ver sana gerçeği söylesin.'' diye..